25 Temmuz 2014 Cuma

Tuvalet Eğitimi

Oğlum yakında 17 ayını dolduracak. Ek gıda, emekleme, yürüme, tırmanma, kaydıraktan kayma... adımlarını geçtikten sonra önümüzdeki en önemli adımın bezi bırakma olacağını düşünüyorum.

Hamileyken doğum, doğumdan sonra uyku, bebek dört ayını doldurduktan sonra ek gıda konusu gözüme takılıyordu. Sanki o an hangi aşamanın kenarındaysak tüm kitaplarda o yazıyor tüm dergiler bundan bahsediyor tüm sosyal medya bu konuyla ilgili paylaşım yapıyor gibiydi. Bu aralarda çocuk gelişimi ile ilgili kaynakları karıştırırken en çok dikkatimi çeken konu tuvalet eğitimi olmaya başladı.

26 Haziran 2014 Perşembe

Akşam Pikniği

Eskişehir'e yaz geç geldi ama artık geldi. Piknik yazın vazgeçilmezlerinden. Hafta sonu herkesin bir sürü planı, işi gücü oluyor. Ofisteki muhteşem organizasyon yeteneklerine sahip arkadaşlarım bir akşam pikniği düzenlediler.

25 Haziran 2014 Çarşamba

Üç şehir, üç kadın, üç doğum

Üniversitedeyken eskrim sporu ile ilgilenmiştim. Dört yıl boyunca antrenmanlar yaptık, çeşitli illerde maçlara, turnuvalara katıldık. Bu spor kulübü ile hayatıma girmiş pek çok dostumla hâlâ görüşürüz. Kulüp içinde daha yakın olduğumuz beş kişilik bir kızlar grubumuz vardı. İki epeci*(Narin ve İlkay), iki flöreci*(Özge ve Özge), bir de kılıççı*(Burcu). Özge, İlkay ve ben farklı zamanlarda evlendik. 2012 yazında bir öğrendik ki aynı zamanda anne olacağız. Hatta o kadar aynı zaman ki üçümüz de bebeklerimizi 2013 Mart’ının ilk yarısında bekliyorduk. Bu muhteşem bir tesadüftü. Pekçok güzel şey paylaşmıştık; ancak bu en büyük ve en önemlisi olacaktı.

23 Haziran 2014 Pazartesi

En Güzel Sözcükler

Bir aydır ev yerleştirmeye, şehir aşırı arkadaşlarımızın etkinliklerine yetişmeye çalışırken iyice yorulmuştum. Bir akşam boğazım acımaya başladı. Bir kaç gün ne iyi ne daha kötü oldum. Sonra bir sabah boğazımda bir şişlik fark ettim ve o gün, hemen, KBB'den randevu aldım. Tek derdim, antibiyotik kullanmak zorunda kalırsam oğlanı nasıl emzireceğimdi. Emzirme kategorisi A veya B olan ilaçlar olabiliyor ama öyle dahi olsa içime sinmiyor.

12 Haziran 2014 Perşembe

Rüzgar'ı Beklerken

Bazen eski yazdıklarımı açar okurum. Hamileliğimin başında bir de defter edinmiştim, aklımdakileri oraya yazıyordum. Keşke en baştan bu bloga yazsaymışım. Minik adam 15 aylık oldu bile. Doğumuna iki hafta kala Alternatif Anne'de yayınlanan yazım:

Deniz’in üzerindeyken rüzgârın gelişini uzaklardan görebilir, şiddetini kestirebilirsiniz. Yüzeydeki dalgalanmalar gitgide yaklaşır, yelkeniniz ayarlar, rüzgârla doldurup yol alırsınız.

Bizim hayatımızın Rüzgâr’ının gelmesine az bir zaman kaldı. Biz teknemizi elimizden geldiğince hazır ettik. Gerekli olabilecek her şey hazır, bekliyoruz. Yalnız bu Rüzgâr ne zaman nereden gelecek, bizi alıp nerelere götürecek önceden hava tahmin raporlarından bakıp bilmek mümkün değil.

5 Haziran 2014 Perşembe

Hamileliğe hazır olmak mı?

Bir insanın içinde başka bir insan olması, bedeninin içinde tanımadığın bir birey, bir karakter taşımak… Hamilelik benim için kafamda oturmamış “Nasıl oluyor da oluyor”lardan biriydi. Belki de başıma gelmeden fiziksel olarak tecrübe etme imkanım olmadığındandır.

Hamile olduğumu öğrenene kadar hamilelik ve hamilelerden korkan biriydim. Hayatımda hiçbir hamilenin karnına dokunmamıştım. Birini gördüğümde içimde bir istek, özenç, duygulanma hissetmedim hiçbir zaman. Üç aydan daha küçük bir bebeği ise kucağıma almamıştım. Bir gün hamile kalırsam ne yapacağımı bilemeyeceğimi, bunalıma gireceğimi düşünürdüm.

13 Mayıs 2014 Salı

Yılın ilk yelken tatili için hazırlıklar

Eşimle evlendiğimizden beri her yıl en az bir haftamızı Göcek'te yelkenli tekne kiralayarak geçiriyoruz. Yelkenli tekne ile tatilin avantajlarını ve güzelliklerini bir başka yazıya bırakalım. Gelelim bu yılki yelken seyri planlarımıza...

24 Mart 2014 Pazartesi

Bebekli Sinema

Bugünkü Radikal'deki bir haberi paylşmak istiyorum. SİNEBEBE
Bebeğin doğumuyla en çok özlediğim şeylerden biri de sinemaya gitmek oldu doğrusu. Rüzgar 10 aylıkken bir kere babanesine bırakıp eşimle sinemaya gitmiştik. Bu aralar yine böyle bir kaçamak yapsak çok iyi olacak.
İstanbul'da bir sinema ailelerin bebekleriyle gidebildiği seanslar düzenlemiş. Özenmedim desem yalan olur. Eskişehir'de de olsa da gitsek, di mi?


Başka Sinema bebekli anne-babalar için ‘Sinebebe’ adlı özel seanslar başlatıyor. ‘Sinebebe’ seanslarında salonda bebek arabaları, bebeklerin ağlaması, uyuması, beslenmesi ve oyuncakları serbest. Anneler ve babalar bağımsız sinemanın tadını çıkarırken, bebekler de bağımsızlığın tadını çıkarıyor. Sinebebe seansları, 12 aylığa kadar olan bebekler için geçerli. Ses ve ışık düzenlemesi yapılacak filmler, İngilizce altyazılı gösterilecek. Beyoğlu Beyoğlu ve Kadıköy Rexx de gösterilecek filmlerin ilki 25 Mart’ta ‘Şarkı Söyleyen Kadınlar’, ikincisi 1 Nisan’da ‘ Mavi Dalga’ ile yapılacak.

Haberin linki: http://www.radikal.com.tr/hayat/bebeklerle_sinema_ozgurlugu-1182519

15 Mart 2014 Cumartesi

Rüzgar'ın birinci yaş günü partisi

Rüzgar bebek doğdu da birinci yaş gününü bile kutladık. Aslında doğum günü 7 Mart Cuma günüydü ama biz o hafta sonu Ankara'ya gideceğimiz için partiyi 2 Mart Pazar günü yaptık.

Doğum günlerimizde çok büyük etkinlikler düzenleyen bir aile değiliz. Oğlanın ilk yaş günü olduğundan bu sefer biraz özendim. Evimizin salonu biraz küçük kimleri çağırsam nasıl yapsam diye baya düşündükten sonra bu işi dışarıda bir yerde halletmeye karar verdim. Evde misafir ağırlamayı da seviyorum ama bu sefer "Kimin çayı bitti? Herkese kısır yetti mi?" diye koşturmaktan doğum günü altın gününe dönsün istemedim.

3 Mart 2014 Pazartesi

Uzman kediden insan yavrusu büyütmenin püf noktaları

Sevgili Kedi Dostlarım,
İnsanlarımın yavruladığını daha önce anlatmıştım. Yeni gözlemlerimi paylaşmak için bir süre bekledim çünkü insan yavrusu çok yavaş büyüyen bir canlıymış. Düşünün, 3-4 aylıkken sırt üstünden kendi kendine yan döndü diye bir sevindiler bir sevindiler. Anlaşılan kucağında yatıp başımı benim istediğim gibi sevmesi için daha çoook beklemem gerekecek.

21 Şubat 2014 Cuma

Makarna Lütfen!

Hepimiz makarnayı çok seviyoruz. Haftada bir iki defa Rüzgar'a da makarna veriyorum. Onunla tamamen karnını doyurmuyor ama önüne koyuyorum, mıncıklıyor, parçalıyor, ağzına götürüyor. Kendi kendine yemek yeme becerisini geliştirmek için kullanıyorum daha çok.

Size internette keşfettiğim yeni bir makarnadan bahsedeyim. Makarna Lütfen!

Gıda mühendisi Tuba Bayburtlu oturmuş, düşünmüş, taşınmış, çalışmış içinde en az %30 sebze içeren sağlıklı makarnalar geliştirmiş. Bunları da http://www.makarnalutfen.com adresinde satışa çıkarmış.


Bir kadın mühendisin bu girişimi çok hoşuma gitti. Bir arkadaşımın tavsiyesiyle ben de denemeye karar verdim. Kerevizli, ıspanaklı, domatesli ve karışık çeşitlerden sipariş verdim. Sitede sadece makarna da yok. Bebek tarhanası, tam buğday irmiği, soslar gibi değişik ürünler de var. Bebek tarhanasını Rüzgar çok beğendi. Zaten annanesinin yaptıklarını da afiyetle yiyor ama bu da içerik olarak farklı bir çeşit. 

Makarnayı haşladığınız zaman sebzenin kokusunu alabiliyorsunuz, yerken de sebze tadı geliyor. Bir de tam buğday eriştesi istemiştim. Her erişte güzel pişmez. Hem çok ince kesilmiş hem de haşlandığı zaman yapışmıyor. 

Siparişimle birlikte bir de acayip lezzetli bir yaprak sarması göndermişler. Tadına doyamadım yani... Takip ettiğim kadarıyla siparişlerde bazen böyle sürprizler oluyormuş. 

İnternet gezentiliğinin bir faydasını daha gördük. Umarım ülkemizde kadın girişimciler ve kaliteli butik üretimler artar. 



19 Şubat 2014 Çarşamba

Eskişehir Atlı Spor Kulübü'nde Kahvaltı

Yemek yediğimiz yerden atların ısınma turlarını izledik.
Geçtiğimiz hafta sonu Eskişehir ve Çevresi ODTÜ Mezunlar Derneği'nden arkadaşlarımızla Eskişehir Atlı Spor Kulübü'nde kahvaltıda buluştuk. Rüzgar doğduğundan beri derneğin aylık akşam yemeği toplantılarına katılamıyoruz. O yüzden gündüz etkinliği oldu mu kaçırmak istemiyoruz. Yani gezmeyi çok sevdiğimizden değil ;)

9 Şubat 2014 Pazar

Mahallemizdeki Lezzetler

Bu cumartesi hava çok güzeldi. Tabi biz de Gezenti Anne & Oğul olarak dışarı çıktık. Babamızın işi olduğu için cumartesi günü ikimiz takıldık. 


2 Şubat 2014 Pazar

Gezentilik dediğin...

Bu bloğu açarken aklımdaki ilk şey bebekle nasıl gezilir, Eskişehir'de nerelere gidilir, onları paylaşmaktı. Evde yalnızdım ve dışarıda hava çok güzeldi, her evden çıktığımda yeni bir şey keşfediyordum; bebek arabasıyla tramvaya, dolmuşa nasıl binilir, pazardan dönerken maksimum sebze nasıl taşınır gibi.

Zamanla, her şey gibi, yazılarım da evrildi ve burada bebeğimle yaşadığım her çeşit tecrübemi paylaşır oldum. Yine de asıl çıkış noktasından çok sapmadan genellikle gezentilik maceralarımızı paylaşmaya çalışıyorum. Bebeğimizle Karacabey'e, İstanbul'a, Ayvalık'a gittik. Lafı geçmişken Ayvalık'la ilgili hiç yazmamışım. Kışın ortasında sürekli de aklıma gelir oldu, en kısa zamanda Ayvalık notlarımızı da paylaşacağım. Daha da bir sürü gezi planımız var, umarım bu yıl da bol gezmeli olur, yeni yerler görür, özlediğimiz yerlere de gideriz.

Yıl başından beri çalışma hayatına geri döndüm. Bu aralar gezme maceralarımız hafta sonu yaptıklarımızdan oluşuyor. Arkadaşlarla dışarıda kahvaltı, eve gelen misafirler, babanemizi ziyaret, Sazova'da bir tur, Odunpazarı'nda bir sergi vs... 

Düşündüm de gezintilerim sadece dışarıyla sınırlı değil. Hamileliğimden beri internette gezerken de pek çok şey keşfettim. Annelik blogları, facebook, instagram bir sürü yeni bilgi, insan, fikir ve ürün tanımama sebep oldu. Verazeyn bunlardan biri mesela, Moms Green de öyle. Bundan sonra internette gezerken keşfettiğim ve paylaşmaya değer bulduklarımdan da bahsetmek istiyorum burada.

Sevgiler ve herkese iyi gecelerr

26 Ocak 2014 Pazar

Eskişehir'in Akvaryumu Açıldı

Eskişehir'in ilk sualtı dünyası 25.01.2013'te ETİ sporsorluğunda açıldı. Biz de çalışanlar olarak öğlen arasında ilk ziyaret edenlerden olma şansını yakalamış olduk. 


Dev akvaryumlar Sazova Parkı'nın içinde kurulan hayvanat bahçesinin içinde ayrı bir tesise yerleştirilmiş. Oldukça geniş bir canlı çeşitliliği var. Ben en çok sahil kenarı konsepti ile yere kurulmuş iki büyük akvaryumu beğendim. Bu akvaryumlara yukarıdan bakabiliyorsunuz. Balıkları böyle izlemek çok keyifli.


Sualtı dünyası ilgi çok büyük.

19 Ocak 2014 Pazar

Külliyen Kil ile Yün Sergisi

Bu hafta sonu Eskişehir'de insanı şaşırtan bir hava vardı. Dışarıda dolaşırken "Neden yüzümü ve kulaklarımı ısıran bir soğuk yok?" diye kendi kendimizi sorguladık. Havaların yağışsız gitmesinden hoşlanmıyorum ama itiraf edeyim ki bu hafta sonu şehirde gezmekten çok keyif aldım.

Cumartesi günü Odunpazarı Evleri bölgesindeydik. Eşimin bir arkadaşının sergisini gezmeye gittik. Hava çok iyi olduğundan arabayı Atatürk Bulvarı'ndaki Migros'un otoparkına bırakıp yürüdük. Yolun üstündeki Eskişehir Çibörek Evi'nde de güzel bir öğlen yemeği yedik. 

Serginin adı 'Külliyen Kil ile Yün'. Aykut Alp Gürel ile Duygu Bircan ortak hazırladığı sergi 7 Ocak'ta açılmış ve Eğitim Karikatürleri Müzesi'nin 10. yılının ilk sergisiymiş. 


Biz gördüklerimizden çok hoşlandık. Eserler tamamen kil ve yünden yapılmış. Sanatçıların hayal dünyasında kendime yakınlık hissettim. Sergi 28 Şubat'a kadar açık. Mutlaka gidin gezin, derim. Daha fazla özendirmek için bir kaç tane de fotoğraf koyuyorum. 

Foto kaynak: http://e-gazete.anadolu.edu.tr/ayrinti.php?no=13542

Rüzgar da sergiyi çok beğendi.

Bu yaratığa bayıldık.
Eskişehir'de her zaman yapacak bir şeyler var. Kimse evde oturmasın bence :) İyi gezmeler


10 Ocak 2014 Cuma

Çankaya Eskrim

Üniversite yıllarımda aktif olarak eskrim sporu ile ilgilenmiştim. Antrenmanlar, çeşitli illerde deplasman maçları kalıcı ve sağlam arkadaşlıklar kurmamı sağladı. Üniversite yıllarıma baktığımda en yakın görüştüğüm dostlarımın çoğu bu grubun içinden. Hatta çok sevgili eşimi de bu spor kulübünde tanımıştım. Eskrimin bana kazandırdığı iyi dostlarımdan Ozan Sarı arkadaşım bundan üç yıl önce çok sevdiği bu spora olan bağlılığını bir eskrim kulübü kurarak bir adım ileri taşıdı. Üç yıldır yetiştirdikleri sporcularla pek çok başarılara da imza attılar.


Kulüpten iki dostumla ayı hafta içinde bebeklerimizi kucağımıza aldığımızı daha önce bu yazımda anlatmıştım.

4 Ocak 2014 Cumartesi

2013'ün Özeti ve 2014'e giriş

Bir yıl önce olsa koca yılı geride bıraktık derdim.  2013 bana öyle kısa geldi ki. Ajandama baktım da 1 Şubat 2013 cuma günü doğum öncesi son mesai günümmüş. 35 haftamı doldurunca izne ayrılmıştım. Rüzgar 10 aylık olunca yani 6 Ocak 2014'te de işe geri dönüyorum. Koskoca 11 ay nasıl da geçti, geri dönüp bakmak istedim.
Ocak ayında Alternatif Anne'ye (http://alternatifanne.com/) ilk yazımı göndermiştim, "Hamileliğe Hazır Olmak Mı?". Beni bu site ile sevgili arkadaşım Berna tanıştırmıştı. Yayınlanan yazıları okurken ben de kendimi ekibin içinde buldum. Bir yazı iki yazı derken 2014'te sitenin yazı editörü oldum. Yeni yılda yazmanın bir adım ötesi bekliyor beni.
Şubat ayı notlarımda hastane çantası hazırlıkları, kontrol randevuları, evde yapılacak işlerin listesi var. Doğumdan on gün önce saçımı kestirmiştim. Ay sonunda annemle babam da bize yardıma gelmişlerdi. Rüzgar 7 Mart perşembe günü geldi. Doğumdan bir hafta sonra doğumun her anını yazmaya başlamıştım ve yazmayı ancak bir haftada bitirebilmiştim. Yazdıklarımı bilgisayara geçirdim, oğlumun dünyaya gelişini anlattığım 24 saati 1698 kelime ile yazıya dökmüşüm.


Nisan ayında Karacabey'e gitmiştik. 17 gün kadar kaldık. Oradayken mastit oldum ve çok fena hastalandım. Lohusalık günlerimi bloğumda da paylaşsam iyi olur aslında. Sonra yine annemleri yanıma alıp dönmüştüm. Rüzgar'ın iki aylık aşılarını yaptırınca gittiler. Sonra bebeğimle baş başa kaldım ve gezenti günlerimiz başladı.

Haziran ayında iki haftalığına Ayvalık'a gittik. Babanemizin dediğine göre Ayvalık'ın en sıcak iki haftasıymış. Bebek küçük olunca denize gidemedik. 2013'te denize ayaklarımı bile sokamadım umarım 2014'te bunun acısını çıkartabilirim.

Yaz nasıl bitti anlamadım. Eylül sonundaki İstanbul gezmesini yazmıştım. Kasım ortasında Karacabey'e bir haftalık bir kaçamak yapmıştık oğlucumla. Sonra bebek bakıcısını tuttuk. Havalar bir sertleşti bizim gezmeler azaldı ama tabi ki bitmedi.

Pazartesi işe başlıyorum. Miniğimden ayrı kalmak zor olacak. Umarım ikimiz de yeni düzenimize çabuk alışırız.