23 Aralık 2013 Pazartesi

Parmaklarınızı Yiyeceksiniz

Rüzgar'ın kendi kendine yeme alışkanlığını pekiştirmek için bir gün ona fırında parmak patates yaptım. Yabancılar bebeklerin elle yediği yiyeceklere "finger food" parmak yiyecek" diyor. Rüzgar bu işe en son Karacabey'e gittiğimizde annanesinin eline tutuşturduğu ekmek kıyıları ile başlamıştı. Şimdi bunu geliştirme zamanı...
 
Beni bunu denemeye iten olay şöyle oldu. Oğlumla avmye gitmiştik. Malum havalar çoook soğuk ve bütün hafta Rüzgar evde çok sıkılıyor. Bir iki saat insanlara baksın dedim. Ben de acıkmıştım kendime bir menü aldım. Klasik sandviç, patates, ayran... Yerinde duramayan arkadaşımız Rüzgar arabasında oturmayıp kucağıma geldi. Elimden patatesimi kaptı ve ağzına götürüp yemeye başladı. Elindeki bitince de kızıp, ağladı. Böyle böyle iki üç küçük patatesi tırtıkladı.
 
Ben de ertesi gün evde sağlıklısını yapayım dedim. Bir patatesi soyup, kurulayıp, ince ince dilip zeytinyağı ile yağladım. Borcama iki diş sarımsak da ezip koydum, aroma olsun diye.
 
Fırına girmeden önce
 
Sonra oğluşun önüne iki üç tane tabakla koydum. Hiç birini ağzına sokmadı. Patatesleri eline alıp ezip ezip yerlere attı.
 
 
 
Ertesi gün makarna ile deney yaptık. Zavallı burgu makarnaların sonu da aynı önceki günkü patatesler gibi oldu. Bu sefer Rüzgar elinde sıkınca ses çıkarıp kayıp parçalanan makarnalarla çok eğlendi.
 
 
Bir iki gün sonra tekrar makarna koydum önüne. Bu sefer bazılarını ağzına götürüp yedi. Şimdi arada sırada yemek masasında önüne böyle kendi yiyebileceği yiyecekler koyuyorum. Bir de bebeklerin diş kaşımaları için şekersiz sert bebek kurabiyesi tarifi okumuştum bir yerde. Onu da denedim. Eline verince tek dişiyle kazıyıp yiyor.

Diş Ağrıları için Neler Neler Yaptık

Rüzgar'ın dişi çıktı diye heyecanımızdan hemen diş buğdayı yaptık. İşin eğlence kısmı iyi güzel ama diş çıkarma süreci, bizim için, oldukça sancılı geçiyordu.
 

İlk diş çıkarken çocuk gündüzleri normalden daha huzursuz olsa da gündüz oyalanırken bir şekilde geçiyordu. Asıl sıkıntı geceleri ortaya çıkıyordu. Mışıl mışıl uyuyan bebek birden ağzını tutarak ağlamaya başlıyor, emziriyorum 15-20 dk sonra tekrar uyanıyordu. Kucağımızda pışpışlıyoruz, avunmuyor. Birinciyi bir şekilde çıkardık, pek sevindik. Diş buğdayı bile yaptık. 10-15 gün sonra sıkıntılar tekrar başladı. Belli ki çocuğun ağrısı var çoğu gece çocuğa ağrı kesici içirmek zorunda kaldık. İlaç verdiğim için hem üzülüyorum hem de çocuğun sıkıntısını gördükçe yapacak başka bir şey bulamıyorum.
 
Emre ile iki elden bebek diş ağrısı nasıl azaltılır araştırmaya başladık. Soğuk havuç verdik bazen ağzına soktu bazen sokmadı. Diş kaşıma oyuncaklarını hiç kullanmadı. Daha çok kıyafetlerini parmağına takıp damaklarına sürtüyordu. Karanfil yağı ve zeytin yağı ile karışım hazırlayıp diş etlerine sürdük. Karanfili kaynatıp soğutup diş etlerine sürdük. Babası rahat uyusun diye bebekler için gece çayı almış. Ne denediysek çocuğa ağrı kesici vermekten kurtulamadık. Gündüzleri hep huzursuz ve mutsuz geceleri de ailecek uykusuzduk.
 
Diğer şeyler yeterli bir fayda sağlamayınca daha önce çok dikkate almadığım kehribar bebek diş kolyesini araştırmaya başladım. Türkiye'de çok tanınmış bir şey değil. Ben de Alternatif Anne grubumuzdan 'Sihirli 40 Hafta' kitabının yazarı Devrim Şahin Atılkan'ın sitesinde görmüştüm ilk kez. Avrupa'da çok kullanılan ve bayağı da satışı olan bir şeymiş. Yabancı kaynakları araştırdım. Youtube'dan videolar izledim. Çoğu kaynak kehribarın içinde doğal olarak bulunan succinic asidin doğal ağrı kesici özelliği ile iyileştirici etkisi olduğunu yazıyor. Bebeklerin diş ağrıları için, çocukların büyüme ağrıları için, yetişkinlerin baş ağrıları için ve vücuttaki statik elektiriğin atılması için kullanılıyormuş. Aslında bir etkisinin olmadığını yazan siteler de var. Bir sürü şey deneyip sonuç alamadığımızdan, ne olur ki dedim bir de bunu deneyelim.
 
Türkiye'de bilinçli bir şekilde satışını bir tek www.verazeyn.com yapıyor. Kafamdaki sorular için önce Devrim'i arayıp konuştum. Güvenliğini nasıl sağlıyoruz, koparsa ne olur, bileklik mi yoksa kolye mi kullanmak gerekir, gece uyurken ne yapıyoruz vs. Sonra da siparişimizi verdik.
 
 
Kolye 2 aralık pazartesi öğlen geldi. Gündüz boynuna gece yatmadan önceden sol ayak bileğine taktım. Üçüncü gün artık çocuğun huzursuzluğu azaldı. O günden beri de geceleri ağzını tutup ağlamıyor ve o günden beri çocuğa hiç ağrı kesici içirmek zorunda kalmadık. En büyük korkum onu hissedip çıkarmaya çalışmasıydı ama bir kere bile elini atmadı. Zaten o kadar hafif bir şey ki, çabucak da vücut ısısına ulaştığından hissedilmiyor bile.
 

Sonra öğrendim ki 15 aylık yeğenim Elif Naz da diş yüzünden hasta olmuş, doktora bile götürmüşler kuzuyu. Bize iyi gelince bir kolye de ona gönderdik. Bir gün içinde annesi çocuğun rahatladığını söyledi.
 

İnanmak inanmamak, denemek denememek hepsi insanların kendi tasarrufunda tabi ki... İki kuzen faydasını gördü. Teşekkürler VeraZeyn teşekkürler Devrim.
 
 

5 Aralık 2013 Perşembe

Ateşi Yakalamak

Geçen hafta sonu Rüzgar'ı babaannesine bırakıp Emreyle sinemaya gittik. Açlık Oyunlarının ikinci filmi "Ateşi Yakalamak".

İlk film çekilmeden önce serinin tüm kitaplarını okumuştum. İlk filme gittiğimizde daha seans başlamadan Emre dedi ki "Yönetmeni kovmuşlar". İlk beş dakikada sebebini anladık. Yönetmen (Gary Ross) gerginlik yaratmak için kamerayı sürekli sallatmış. Oyuncular, kostümler, dekor hepsi hikayeye çok uygunken bunları seyretmeyi imkansız hale getirmiş. İkinciyi de aynı yönetmen çekmiş olsaydı gitmezdik ama ikinci filmi Francis Lawrence yönetmiş. Bence bu sefer de kadro, dekor, kostüm, efekt hepsi yerindeydi. Gitmeyi düşünenlere tavsiye ederim.

Sinemaya en son hamileyken gitmiştim. Annemle "Mutlu Aile Defteri" ni izlemiştik. O günlerde aklımda hep "Ya ben dışarılarda gezerken sancım tutarsa" düşüncesi  vardı. Son kontrolümde doktor "Eve gidin dinlenin. Dışarılarda gezmeyin." demişti. Ertesi gün oğlum dünyaya geldi. İyi ki son güne kadar gezmişim. 

İyi seyirler