Annelik sitelerinde, bloglarda, bazı TV programlarında çok sık tartışılan ve şimdilerde pek çok desteklenen sokak sütü ve karalanan işlenmiş süte olan bakış açımı paylaşmak istiyorum.
Bir Gıda Mühendisi olarak olaya daha teknik yaklaşmak zorundayım. Anneliğin getirdiği hassasiyeti içimde taşısam da işlenmiş süte "tüh, kaka" diyen uzman anne ve TV doktorlarıyla aynı fikirde olamıyorum maalesef.
Geçenlerde Gıda Teknolojisi Derneği medyada gittikçe artan bilgi kirliliği ve halkın yanlış yönlendirilmesine karşı bir çalışma başlattı. Sokak sütünün içerebileceği tehlikeler ve süt hakkında bilinmesi gerekenleri içeren bir metin yayınladılar ve bunu gıda ve süt işinin uzmanlarının onayına sundular. Sayfayı ziyaret ederseniz onaylayan akademisyen ve meslektaşlarımı görebilirsiniz. Metni ben de onayladım. Gıda Derneği internet sayfasından (www.gidadernegi.org) metni siz de okuyabilirsiniz.
Bana bu bildiriyi gönderen arkadaşım demiş ki "Süt işinde olanlar bilirler ki, özellikle küçük işletmelerde, red olan sütün son durağı sokaklardır, özellikle antibiyotikli sütler...Sonradan bir tıp doktoru çıkıp pastörizasyonun, sterilizasyonun bile nasıl bir teknik olduğunu bilmeden yaygara yapar, sütünüzü sokaktan alına getirir işi. Tüm süt işletmeleri temiz değil tabii ki ama bu işi layıkı ile yapan firmaları da bu karalamaların içine çekip sütü sokaklara bırakmak çok tehlikelidir." Ben de kendisine hak vermeden edemeyeceğim.
Ben bebeğimin yoğurdunu güvendiğim bir markanın günlük pastörize sütü ile yapıyorum. Sokak sütü veya işlenmiş süt herkes istediğini alıp kullanmakta serbest tabi ki, neyi içinize sindiriyorsanız o.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder