Kediseverler bilir eğer evde bir kedi varsa o sizinle değil siz onunla yaşıyorsunuzdur. Yani ev onun evi siz de onun insanlarısınızdır. Bir diğer pek bilinmeyen güzel gerçek ise hayvanlarla yaşayan çocukların çok daha merhametli ve yaşama saygılı büyüdükleridir.
Rüzgar üç ay civarı evimizde hareket eden yeşil bakışlı beyaz kütlenin varlığını fark etti. Motor hareketleri geliştikçe başıyla takip edip onu görünce ses çıkarmaya başladı. Dört, beş aylık olduğundan beri de onu her gördüğünde kahkahalarla gülüyor. Sırf ona dokunabilmek için erkenden emekleyebilir bile.
Sakız evimize geldiğinde henüz dört aylıktı, şimdi ise dört yaşında. Yani aslında o benim ilk bebeğim sayılır. İlk çocuk olduğundan da tarafımdan biraz (eşime göre oldukça) şımartılmış ve bana çok düşkün bir can. Doğumdan önce de onun bebeğe hiçbir zarar vermeden yeni duruma adapte olacağından emindik ama yine de süreci merak ediyorduk.
Sevgili kızım Rüzgar’dan fırsat bulup kucağımda yatabilmek için her türlü çareyi deniyor. Gündüzleri bebek uyuduğu zaman ben mutfakta iş yapmaya başlamadan kucağıma konabilmek için bebeği yatağına yatırana kadar dibimizde bekliyor. Bir an önce okşanabilmek için sabırsızca kıpırdandığından çoğu zaman Rüzgar’ı uyutmak zor oluyor. Çok günler bir yandan bebek pışpışlayıp bir yandan da kedi sevmişimdir. Bebeğin algıları gün geçtikçe daha da kuvvetleniyor ve Sakız ayaklarımın dibinde miyavlıyorsa uyumak yerine onu takip ediyor. Bir gün üst üste tam dört kez uyandırılan bebeği geri uyutmak zorunda kalmıştım.

Sakız bu aralar Rüzgar’a daha çok yaklaşmaya başladı. Bazen yanağını eline sürüyor. Yani artık o da Rüzgar’ı birey olarak kabul etti. Bu sıralar çok dikkatli olup kedinin kürkünü oğlana kaptırmamak lazım. İkisinin ilişkisinin gelişimine şahit olmak çok keyifli.
Unutmayın, kedi girmeyen eve psikiyatrist girer, doktor girer. Sloganımız “Her eve bir kedi”:) Bol kedili günler…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder